DOLAR

38,8453$% -0.1

EURO

44,2732% 0.21

STERLİN

52,3705£% 0.2

GRAM ALTIN

4.148,93%0,16

ÇEYREK ALTIN

6.820,00%0,00

BİST100

9.398,93%-1,21

a
alan18-kopya
alan15-kopya

“ANESTEZİYİ VERDİNİZ, YETKİYİ GASP ETTİNİZ!”

Bazı meslekler vardır; gürültüsüzdür ama hayatiyetleri yüksek voltajlıdır.

Sahne ışıkları onlara vurmaz.

Ama spotlar sönünce, sahnenin ayakta kalmasını sağlayanların onlar olduğu anlaşılır.

İşte anestezi teknikerleri de tam olarak budur:

Perdenin gerisindeki kahramanlardır.

Hastanın göz kapakları kapandığında, zamanla yarış başlar.

Bir refleks, bir nabız, bir nefes…

Orada hata yoktur, bahaneye yer yoktur.

Ama en büyük hata, işte bu mesleği yok sayan sistemde yapılmaktadır.

Bugün Türkiye’de sağlık sisteminde bir ironi yaşanıyor:

Hastaya anestezi vereni uyutmadık ama görevini elimizden aldık!

Yani, tekniker uyumadı ama yetkileri hâlâ komada.

Hadi size hayatın içinden bir örnek:

Bir aşçı düşünün.

Yemeği yıllarca öğrenmiş, tencereyi iyi tanıyor.

Ama biri gelip diyor ki: “Sen sadece kaşığı tut, ocağa dokunma.”

E yemeği kim pişirecek?

İşte anestezi teknikerlerine de “hastanın başında bekle ama dokunma” deniyor.

Damar yolu açma, ilaç verme, entübasyon yapma!

Peki tekniker ne yapsın?

Dualarla mı stabilize etsin hastayı?

Yetkileri alınan ama sorumluluğu bırakılan bir meslek grubu düşünün. İşte tam da orada başlıyor asıl sorun:

Bu ülkede bazı meslekler yetkisizleştiriliyor. Çünkü yetkili olanlar hep ‘bizden olsun’ isteniyor.

Bu düzenin mantığı şu:

Emeği sen ver, alkışı biz alalım!

Birileri masa başında “yetki fazlalığı var” diyerek rapor yazarken, teknikerler sahada insan hayatı kurtarmak için nabız tutuyor.

Ama iş resmiyete gelince, elleri bağlı.

İşte o yüzden diyoruz:

Bir insana sorumluluk verip yetki vermezsen, o sadece taşın altına elini değil, ömrünü koyar.

Atama bekleyen gençler ayrı bir trajedi.

KPSS’den 85–90 almışlar ama alım yok.

Oysa ekranlarda sağlıkta istihdam müjdesi veriliyor.

Müjdeye bak sen!

Sınavı kazanıyorsun ama işe giremiyorsun.

Devletle oynanan sessiz çelik-çomak oyunu gibi:

“Gösterdim ama vermem!”

Afet bölgelerinde tablo daha da karanlık.

Sınırlı personelle sınırsız nöbet…

Bir kişiye üç kişinin işini yaptır, sonra “eksik hizmet var” diye fatura kes.

Bu nasıl adalet?

Bu nasıl liyakat?

Şimdi soruyorum:

Eğer sağlık bir orkestra ise, neden bu orkestrada bazı enstrümanların sesi kısılıyor?

Bir şefin işini kolaylaştıranlar neden seyirci pozisyonuna itiliyor?

Anestezi teknikeri olmadan bir ameliyathane düşünmek, pil olmadan kumandaya basmaya benzer.

Kumanda elde, tuşlar yerli yerinde ama sonuç: Sessizlik!

Ama bu ülke ne yazık ki bazen en çok sesi çıkanların en az iş yaptığı, en çok çalışanların da hep görünmez kaldığı bir sahneye döndü.

Ve son söz:

Bu yazıyı okuyan herkes şunu bilsin:

Bu, yalnızca bir meslek grubunun değil;

Hayatın her alanında hakkı yenen, sesi duyulmayan, emeği görünmeyen herkesin meselesidir.

Ve bir gün olur da…

Hayatınız, birkaç saniyelik doğru müdahaleye bağlı olursa…

Umarız o gün, yetkiyi elinden aldığınız o tekniker hâlâ görevde olur.

Çünkü bazı insanlar, sistem unuttu diye görevini bırakmaz.

Ama unutmayın…

Bir ülkeyi kurtaranlar, görevini kötü yapanlar değil; hakkı teslim edenlerdir

sedef-moda
3 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

“ANNELER TOPLUMUN EN DEĞERLİ HAZİNESİDİR”

HIZLI YORUM YAP

3 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.